Küresel çevre sorunları ile bu konudaki farkındalığın her geçen gün artması sürdürülebilir yapılar ve mekanların oluşturulmasına ivme kazandırmıştır. Bu konuda mimarlar ve iç mimarlara büyük sorumluluk düşmektedir. Çünkü tasarımların erken safhalarından malzeme seçimine kadarki süreçte binaların ve mekanların çevresel etkilerine değinerek bu yükü azaltma potansiyeline sahiptir. Bu misyonu içselleştirmek ve çalışmalarımızda ortaya çıkarmak tasarımcılar olarak bize kalmıştır. Bir yapı ya da mekan hem estetik hem fonksiyonel hem de sürdürülebilir ihtiyaçları karşılayabilir.
Herhangi bir tasarımda malzeme seçimi yapılırken o malzemenin üretim, işlenme, nakliye,bakım gibi tüm aşamalarında çevresel etkileri düşünülmelidir. Ve geri dönüştürülmüş ya da yenilenebilir kaynaklardan gelen malzemeleri kullanmaya odaklanmak gerekir.
Bu malzemeleri bulmak aslında zor değildir.Geri dönüştürülmüş kereste, ferforje, bakır, doğal taş ilk akla gelenler. Banyo ya da mutfakta mermer ya da granit seçilebilir, endüstriyel ve şık bir aydınlatma tasarlamak için eski bakır borular kullanılabilir. Muhteşem bir tik ağacı parçası sıradışı bir sehpa olarak tasarlanabilir. Kırık eski bir mermer banyoda tezgah olarak kullanılarak eşi benzeri olmayan bir ürüne dönüşebilir.
Mozaik zemin oluşturmak için eski seramikler, camlar birleştirilebilir. Eski mobilyalar yenilenerek bambaşka bir görüntüye kavuşabilir. Yün, ipek gibi sürdürülebilir malzemeler mekanlarda doku oluşturmak için mükemmeldir. Bu tür doğal malzemeler seçerek hem dayanıklı hem de zamansız iç mekanlar elde etmiş oluruz.
İnsanlar nasıl günümüzde kimyasal işlem görmüş yiyecekler yerine organik yiyecekler seçmeye başladıysa sağlığımız, çevremiz ve geleceğe yatırım yapmak için iç mekanlardaki seçimlerde de aynı özen gösterilmelidir.