Mekan düzenlemelerindeki farklılıklar aslında insanların bilinçaltında yatan nedenlerden ötürü vardır. Bir mekana girildiğinde her insanda farklı hisler uyanır. Kiminde rahatlık, huzur gibi olumlu, kiminde kaygı, telaş ve rahatsızlık gibi olumsuz hisler. Bu da insanın içinde bulunduğu psikoloji ile ilişkilidir. Ortamdaki renk şeması, yerdeki kilimin dokusu, duvarda asılı olan bir sanat eserindeki soğuk tonlar ya da iyi gün ışığı alan bir mutfak farklı hisler sunar. Kimi insan modern çizgilerden, cam, metal gibi malzemelerden hoşlanırken kimisi de daha geleneksel parçalar, traverten, mermer gibi klasik malzemelerden hoşlanır. Ve bu hisler insanın içinde bulunduğu mekana aitlik duygusu oluşturur. Bu nedenledir ki insanlar dekorasyonundan hoşlandığı bir mekana girdiğinde kalp atışları hızlanır ve heyecanlanırlar.
İçinde bulunduğumuz mekanların kararlarımızı, duygusal yanıtlarımızı ve kendimiz hakkında nasıl hissettiğimizi etkileme biçimleri üzerinde detaylı araştırmalar devam etmektedir. Gün ışığının bir odaya girme şekli, mekandaki ilave aydınlatmalar, duvardaki renkler, mobilya ve aksesuarların şekli ve dokuları bilinçli ve bilinçaltı olarak bizi ne yönde etkileyeceği konusunda birlikte çalışır.
Renklerin de insan psikolojisi üzerinde güçlü etkileri vardır. Bazıları yatıştırıcı olabilir bazıları endişe uyandırıyor olabilir.
Yapılan bir araştırmada ofis duvarlarının kırmızıya boyanarak çalışanlar üzerindeki etkisi gözlemlenmiş, ilk aşamada hızlı bir şekilde çalışmaya başlayan ofis elemanları 5 gün sonra birbirleriyle tartışmaya başlamışlar ve eskisiyle aynı işi yapmalarına rağmen gün sonunda daha çok yorulduklarını ve biran önce uyumak istediklerini farketmişlerdir.
Tasarım psikolojisi göz önünde bulundurularak tasarlanmış mekanlarda daha verimli, huzurlu, rahat olabilirsiniz. Renkler, düzen ve kumaşlardaki küçük değişiklikler ruh halinizi kolayca geliştirebilir ve olumlu duygular uyandırabilirsiniz.
Peki mekanların duygularımızı bu kadar etkilediğini biliyorsak neden olumlu duygular için mekanlarımızın tasarımına daha fazla gayret göstermeyelim?
İç mekan tasarımları fonksiyonellik ve estetik kaygıların yanında müşterilerin psikolojik ihtiyaçlarını da karşılamalıdır. Mimarların zevki mutlaka müşterinin zevki ile aynı olmak zorunda değildir. Müşterinin de her beğendiği tasarım öğesi de kendi öz karakterine ve psikolojisine uygun olmayabilir. Önemli olan mimarın tarafsız şekilde müşteriyi iyi tanıyarak kararlarını buna göre yönlendirmesidir. Müşteri ile mimar arasındaki bu ince çizgiyi yakalayabilen tasarımlar başarıya ulaşır.